İnsani yardım derneği SEVDER ile birlikte Afrika’ya ilk olarak 2018 yılında Kurban Bayramında gitmiştik. Bu ziyaretimizde binin üstünde Kur’an-ı Kerim’i hediye olarak dağıtıp, 3 su kuyusu açılışı yaptık ve birçok kurban hissesini kesip ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırdık. (Afrika’da Ne İşiniz Var)
Tabi bu ilk gidişimizin bizi bölgeye bu kadar bağlayacağını ve kısa süre içerisinde defalarca gidip yüzlerce su kuyusu açma imkanı bulacağımızı hayal bile edemiyorduk.
Afrika’da yapacağımız hayır projemizi desteklemek için ziyaret tarihimizden kısa bir süre önce sosyal medya üzerinden bağış çağrıları yapmaya başlamıştık.
İşte o günden beri bazı kesimlerin ısrarlar “AFRİKA’DA NE İŞİNİZ VAR” soruları ile sürekli karşılaşır olduk.
Bu sorunun o kadar çok cevabı var ki hangisini saysam diye düşünüp duruyorum. Çeşitli platformlarda bu soruyu defaatle farklı açılardan cevapladık. Bu yazıda da soruyu başka bir konu üzerinden yine cevaplamak istiyorum.
Afrika’nın sömürge tarihi 400 yılı buluyor belkide geçiyordur. Batılı devletler buradaki insanlardan sürekli bir şeyler çalmış ve kendi ülkelerine götürmüşler. Hiçbirisi buraya karşılıksız menfaati olmadığı sürece çivi bile çakmamışlar. Sürekli köleleştirme, öldürme ile sindirmişler. Buda yetmediği gibi kendi ülkelerinden insanlar getirip buralara yerleştirmiş bölgenin yerli halkı olarak kabul etmişler. Bunun üzerine de ülkede hak talep edip mazlumların ellerinde aldıkları toprakları kendi üzerlerine geçirmiş durumdalar.
1908-1960 yılları arasında Hristiyanların yaşadığı Belçika Kongosu diye bir ülke bile kurmuşlar. Sadece Hristiyanlar değil Musevilerde 1958 yılında dünyanın çeşitli bölgelerinden 1000 tane yahudiyi bölgeye yerleştirmişler. Burada dikkat çekici olan asıl şey ise bu Musevilerin çoğunun Türkiye İzmir’den getirilmiş olması. Günümüzde bu sayılaran kaçlara ulaştığını ve hangi makamlara geldiklerini siz hesaplayın! (Bu konularda araştırma yazılarım olacak)
Peki hiç kimse bu Hristiyan ve Yahudilerin Afrika’da ne işi var diye soruyor mu?
Tabi soran yok. Çünkü umurlarında değil. Adalet, kardeşlik, hak ve hukuk nedir bilmiyorlar. Aynı dine mensup insanların zulüm altında inleyen kardeşlerine yardım etmek zorunda olduğunu bilmiyorlar.
Tabi herkes istediği gibi yaşamakta özgür. Dikte etmemek koşulu ile herkes herkesi eleştirebilir de.
Dinimizde bile zorlama yokken başka bir konuda insanları ikna etmek için zor kullanacak, kırıp döküp hakaret edecek değiliz.
Ortada büyük bir insanlık dramı yaşanıyor ve biz bu durum nerede olursa olsun gücümüz nispetince gidip yardım etmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
Dünyanın neresinde bir mazlumun ayağına diken batsa kalbimizde hissettiğimiz için elimizden geldiğince gidip zulme karşı kardeşlerimize omuz vermeyi bir borç olarak görüyoruz.
Mazlumun dini bile sorulmazken batılıların çizdiği sınırlarla kardeşlerimize de set çekmenin doğru olmayacağını düşünüyoruz.