Anne ve Babalara Zihin Çatlatan Sorular

Sabah işe gelirken Radyo Hayat’ta dinleyip hoşuma giden bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Abdülaziz Kıranşal ağabeyin bu konu üzerinde birçok okunması gereken yazı ve kitabı olduğunu hatırlatmak isterim. Mesela “Gençler İçin Sosyal Medya İlmihali” isimli kitabı bunlardan bir tanesi.

Kendisi ile Barış FM’in Mısır’da gerçekleşen darbe dolayısı ile konuk olarak bizleri davet etmesi münasebeti ile tanışmıştık. Birikimli ve samimi bir değerimiz. Bağlı olduğu siyasi yapıdan farklı (Saadet Partisi) değerlendirmek gereken güzel bir isim.

***

Anne ve Babalara Zihin Çatlatan Sorular

1- “Nasıl bir çocuk yetiştirmek istersiniz” sorusuna verdiğimiz cevap listesinde “cennetlik bir çocuk” cevabı kaçıncı sırada geliyor.

2-  Evlatlarımızın dünyevi gelecekleri için harcadığımız enerjiyi, gösterdiğimiz ciddiyeti, onların ahiret gelecekleri için de gösteriyor muyuz? Onların gelecek planlamasını yaparken evlatlarımızın mahşer yerinde iki zebani eşliğinde cehennemin korkunç alevlerine doğru ilerlerken değil, melekler eşliğinde cennet kapılarından sonsuz huzur ve mutluluğa doğru yürüdüğünü görebilmek adına ne gibi planlamalar yapıyoruz?

3-  Evlatlarımızın dershaneleri, özel hocaları, özel dersleri, okul ihtiyaçları için yaptığımız masrafları, harcadığımız parayı, onların İslami eğitimleri için de harcayabiliyor muyuz?

4- Çocuklarımızın komşularımız ve akrabalarımız tarafından beğenilen ve sevilen birer çocuk olmasını istediğimiz kadar, Allah tarafından beğenilen, razı olunan bir evlat olması için de gayret ediyor muyuz? Başkalarının evlerinde ya da yanlarında bizi mahcup etmemeleri için verdiğimiz öğütleri yarın bizi Allah’ın huzurunda da mahcup etmemeleri için verebiliyor muyuz?

 

5- Evlatlarımızın okula başlamaları, üniversiteye girmeleri için duyduğumuz heyecanı, namaza başlamaları ya da tesettüre girmeleri veya Kur’an öğrenmeleri için de duyabiliyor muyuz?

6- Sabah okul servisini kaçırmamaları için gösterdiğimiz teyakkuz halini, sabah namazlarını kaçırmamaları için de gösterebiliyor muyuz?

7- Üniversite sınavını, memurluk sınavını kazanmaları için dua edip, Rabbimize yalvardığımız kadar yarın kabir sınavını, mahşer günü ahiret sınavını kazanmaları için de dua edip gözyaşı döküyor muyuz?

8- Evlatlarımızın çevrelerine, öğretmenlerine, büyüklerine saygı göstermelerini istediğimiz kadar, Allah’a ve O’nun emir ve yasaklarına önem göstermelerini istiyor muyuz? Düşüp bir yerlerini incittiklerinde ya da hasta olduklarında üzüldüğümüz kadar bir günah çukuruna ya da bir manevi hastalığa yakalandıklarında da üzülebiliyor muyuz?

9- İslam’a, ümmete, millete hizmet için, hafızlık için, İmam-hatip için, İslami ilimler için evlatlarımızdan en zeki ve başarılı çocuklarımızı seçiyor muyuz, yoksa okuma umudu olmayanları, dünyevi bir gelecek vaat etmeyenleri mi bu işlere layık görüyoruz?

10- Bir sınavı kaçırdıklarında ya da istediğimiz bir hedefe ulaşamadıklarında üzüldüğümüz kadar, bir namazı kaçırdıklarında da üzülebiliyor muyuz?

11- Elbette ki çocuklarımızın iyi yetişmeleri, en iyi okullarda okumaları, tüm sınavları başarıyla geçmeleri, en güzel makamlara gelmeleri, güçlü, etkin ve donanımlı bir Müslüman çocuk ve genç olabilmeleri için malımızı da zamanımızı da harcayacağız. Ancak unutmayalım ki Allah’ımız muhafaza etsin, işin sonunda evlatlarımız cehenneme odun olacaklarsa tüm sınavları birincilikle de bitirseler, en yüksek dünyevi makamlara da gelseler, büyük maddi imkânlar da elde etseler bunun mahşer günü zerre kadar bir önemi olmayacaktır.

12- Şunu da unutmayalım ki aileler olarak çocuklarımızın İslami eğitim ve terbiyelerine ne kadar özen gösterirsek gösterelim Allah’ımız takdir etmedikten sonra istenilen sonuca ulaşamayabiliriz. Bir peygamber olmasına rağmen Hz. Adem’in çocuğunun katil olması, yine bir peygamber olmasına rağmen Hz. Nuh’un çocuğunun müşrik olması, yine bir peygamber olmasına rağmen Hz. Yakub’un çocuklarının kendi kardeşlerine ettikleri, bu durumun en acı örneklerindendir. Ancak Müslüman aileler olarak bize düşen, evlatlarımızın cennetlik birer çocuk olarak yetişmesi için gerekli bütün sebeplere başvurup ötesini Allah’a bırakmaktır.

Milli Gazete

Bir yanıt yazın