Peygambersiz Dinin Tehlikeleri

Dindar kesimin son yıllarda ki reformcu (Peygambersiz Din) sözde Müslümanlık ile imtihanı her geçen gün biraz daha artıyor. Çektikleri videolarla özellikle gençlerin aklını karıştıran bu kesim bilinen her şeyin yanlış olduğu üzerine yeni bir inanç inşa etmeye çalışıyor.

Kur’an meallerinin hatalı çevirilerle dolu olduğunu iddia ediyorlar. Zaten mealler için Kur’an’ın birebir kendisidir demenin yanlış olduğunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca dedikleri türde bir iddiada bulunanda yok. Böyle bir iddia yok ama böyleymiş gibi davranıp hırçın tavırlarla gençlerin heyecan isteyen ruhlarını okşayıp suni bir düşman oluşturup çevreleriyle alevli bir ihtilaf yaşamasına sebep oluyorlar.

Elbette ki meallerde ki yanlışlar konuşulabilir. Düzeltilmesi için çalışmalar yapılabilir. Bunda hiçbir sorun yok ama bunu kavga sebebi yapmaya çalışmak pekte anlaşılabilir bir durum değil ve sahiplerinin amacının hiçte iyi niyetli olmadığını gösteren bir davranış.

Bahsettiğim bu kimseler son günlerde meal hatasının ötesine geçip Kur’an-ı Kerim’in Arapça metninde de hatalar var demesinin ardından meselenin meal hatalarından ibaret olmadığı da gün yüzüne çıkmış oldu.

Eğer İslam’ı, Peygambersiz yaşamak istersen sonuç maalesef ki az önce dediğim gibi felaket olacaktır.

Eğer İslam’ı gerçek manada anlamak istiyorsak Peygamberi de anlamak zorundayız. Peygamberi anlamak içinde ancak o dönemim kültürünü, o dönemde yaşayan insanların davranışlarını öğrenmek/bilmek gerekir.

İngilizce’den bir kitabı tercüme ederken bile İngiliz atasözlerine yani kültürüne hakim olmazsanız doğru dürüst bir çeviri elde edemezken çok daha köklü olan Arapçaya ve İslam kültürüne hakim olmadan ve o kültürü aradan çıkartarak nasıl verimli bir tercüme elde edebilirsiniz ki?

Tabi elde etmeye kalktığınızda bir çok konuda işin özünden kopup başka mecralara doğru kayarsınız.

Peygambersiz Din Tehlikelerle Dolu

Bu kaymaların biride günümüzde BAŞÖRTÜSÜ konusunda yaşanıyor.

Kur’an meallerinin yanlış olduğunu iddia edip Arapça ve İslam kültüründen tercümeler yapmaya çalışan kesimler HİCAP konusunda da ciddi yanlışlara düşüyor.

“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar.” (Nur/31. Ayet)

Tek başına bu ayetin bile örtünmek için yetmesi gerekirken meallerdeki özden uzak anlayış sebebi ile çok farklı manalara çekilen bu konu iyi niyetten çok uzakta yorumlanıyor.

Reformcu arkadaşlar bu ayetten maksadın baş örtmek olmadığını sadece “Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler” şeklinde anlaşılması gerektiğini iddia ediyorlar.

Peki mealden ayrı olarak soralım bu arkadaşlara; Bir kadını erkekten ayıran en belirgin özelliği nedir? Onu alımlı yapan ve erkeğe cezbedici gösteren nedir? Cevap çok basit! Saçlar. Bugün reklamlarda bile “alımlı saçlar” “canlı saçlar” diye sloganları görmüyor muyuz?

Tabi bu meali doğru dürüst anlayabilmek için bizim şampuan reklamlarına ihtiyacımız yok. Arap ve İslam kültürüne hakim olmak bize yetecektir.

Ayeti en iyi şekilde anlayabilmenin tek yolu şudur; Ayet indiği zaman muhatabı olan insanlar ne yaptı?  Buna bakmamız gerekiyor. Zaten sorunun cevabı bu soruda gizli. Onların ayetin ardından başlarını ve hatta yüzlerini de dahil ederek kapattıklarını biliyoruz. Süreç içerisinde ayetin manası tam şekliyle oturmuş ve uygulaması günümüze kadar gelmiş durumdadır.

Bir diğer konu ise NAMAZ konusudur.

Peygamber sav.’i devre dışı bırakmaya çalışan yenilikçi arkadaşlar Kur’an’da namaz emri olmadığını iddia etmekteler. Yine şu ayette Arap ve İslam kültüründen kopuk şekilde yorum getirmekteler

“Namazı kılın, zekatı verin, rüku edenlerle beraber rüku edin.” (Bakara Suresi 45)

Bu ayetten kastında SALAT olduğu. Yani SALAT kelimesi sadece namaz manasına gelmiyor YARDIM manasına da geliyor diyorlar. Peki onların dediği gibi bir meal yapalım bakalım nasıl duracak!

Yardım edin, zekat verin, rüku edenlerle rüku edin.

Zekat zaten yardım değil mi? Allahu teala neden artarda iki kere yardım edin desin ki! Ayrıca bu ayetin muhatapları ne yaptı? Tabi ki kendilerini gün içinde günahlardan uzak tutup temizleyeceklerine inandıkları NAMAZLARINI kıldılar.

Peygambersiz Din

DİNDE ZORLAMA YOK

Dinde zorlama yoktur. Doğru eğriden açıkça ayrılmıştır. Artık kim sahte tanrıları reddeder de Allah’a inanırsa kopmayan sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah her şeyi işitir ve bilir. (Bakara/256. Ayet)

Bu zorlama sadece başörtüsü konusunda geçerli değil! Tüm konularda hiç kimseye zorlama yoktur. Ama Allah’a iman ettim ve ben Kur’an’a uyuyorum diyen kadın veya erkek için emredileni yapmak farzdır. Yani kesinlikle yapmak zorundadır.

İslamiyet mana olarak teslim olmak anlamına gelir. Yani iman ettik dediğimiz andan itibaren teslim olduğumuzu beyan etmiş oluyor ve muhatap olduğumuz tüm farzları yapmak zorunda olduğumuzu kabul etmiş oluyoruz.

Ama iman etmediysek bizim için hiçbir zorlama söz konusu olamaz.

Herkes tercihini yapmakta özgür. İsteyen iman eder Rabbini razı etmenin peşine düşer. İsteyen bildiği halde uygulamaz Rabbiyle arasında bir hesaplaşma ile karşı karşıya kalır. Yargıda Allah’a kalmış hükümde.

Rabbim bize ve neslimize iman üzere İslam yaşamayı nasip etsin.

Bir yanıt yazın