“Yalan söylemek ne kadar kötü bir şey”
Adana’nın güzel sokaklarında şehir dışından gelen misafirim ile gezerken yalan söylemek ne kadar kötü birşeymiş bir kez daha şahid oldum. Misafirimin telefonu çaldı ve hoş muhabbet ile başlayan konuşma sıcak bir tartışmaya dönüverdi.
Buraya kadar her şey normal. Anlaşamadığımız insanlar olabilir, tartışabiliriz, bağırabiliriz, birileri bize bağırabilir vs. vs.
Ama normal olmayan şey ise sıcak tartışmanın yerini yalanların alması. Hem de ardı arkası kesilmeyen mazeretler ve yalanlar. Tam bilmiyorum ama sanki telefonun karşısındaki kişi haklıydı.
Neyse bir kaç dakikada yalanın dibine vurulmuştu. Bende tabi hayretle görüşmeyi izliyorum. İzliyorum ama müdahale etmemek içinde kendimi zor tutuyorum.
Kısa süre sonra görüşme bitti ve bizimki telefonu kapattı. Nefes bile almasına fırsat vermeden sordum;
“En son ne zaman yalan söyledin?”
Hiç beklemediği anda gelen bu soru karşısında nefesi boğazına düğümlendi ve ilk olarak “benim söylediklerim yalan değil ki!” deyiverdi.
Bende; “Hangi söylediklerin?” dedim.
– “Az önce telefonda söylediklerim” dedi.
– “Yalan değilse neydi peki?” dedim.
– “Ya en son ne zaman yalan söylediğimi hatırlamıyorum” dedi.
– “Az önce dakikada altmıştan fazla yalan söyledin” dedim ama ısrarla onlar yalan sayılmaz dedi ve iş için bunlar söylenebilir diyerek konuyu kapatmaya çalıştı.
Değerli kardeşlerim!
Toplum olarak tevilde o kadar level atladık ki! Aynı performansı teknolojide gösterseydik sanırım aya ilk ayak basan (!) millet biz olurduk.
İş için yalanı caiz yaptık,
Mahçup olmamak için yalanı caiz yaptık,
İstediğimizi elde edebilmek için yalanı caiz yaptık.
Yaptıkta yaptık. Halbuki bir rivayete göre, Ebu’d-Derda ile Resulullah ﷺ arasında şöyle bir konuşma geçer:
– Ebu’d-Derda: Yâ Resulallah! Mümin hırsızlık yapar mı?
– Resulullahﷺ: Evet bazen olabilir.
– Ebu’d-Derda: Peki, mümin zina edebilir mi?
– Resulullah ﷺ: Ebu’d-Derda hoşlanmazsa da “Evet!”.
– Ebu’d-Derda: Peki, mümin yalan söyler mi?
– Resulullah (a.s.m): Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur.”(Kenzu’l-Ummal, h. No: 8994).
Yalan o kadar kötü ki toplum olarak tekrar bunun farkına varıp hayatımızdan çıkartmak zorundayız.
Kuran’da yalan söylemek ile ilgili geçen bir kaç ayet:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzab: 70)
– “Yalan sözden sakının.” (Hac: 30)
– “Yalan söylemeleri sebebiyle, onlar için elem verici azab vardır.” (Bakara: 10)
– “İnsan, iyi veya fena hiçbir söz söyleyemez ki, onu tespit ve kaydeden yanında murakıp bulunmasın.” (Kaf: 18)
Yalanın söyleneceği yerler elbette var ama bunlar cidden hayati ve çok çok önemli konulardır.
Peygamber ﷺ: “Üç yerde yalan müsaade edilmiştir: 1. Harpte, 2. İnsanların arasını ıslah için 3. Eşlerin aile yuvasının yıkılmaması için birbirine söyledikleri yalan.” (R. Salihin: 1576)
Burada bahsedilen yalanında belirli kuralları var. Konu derinlemesine araştırılıp öğrenilmeden nefse hoş gelecek şekilde yalan söylemek için kullanılmaması gerekir.
YALAN SÖYLEMEK OLARAK KABUL EDİLMEYEN YALANLARDAN BAZILARI
Çıkmadığı halde “çıktım, yoldayım” demek.
Var olduğu halde telefonda “yok” dedirtmek.
Odanın kapısından çıkıp “dışarıda” dedirtmek.
Telefonu unutmadığı halde “telefonunu unuttu” dedirtmek.
“Beş dakikaya oradayım” deyip 2 saat bekletmek.
Dediğim gibi toplumumuzda yalan o kadar gelişti ki saymakla bitmez bu örnekler.